başlayalı 10 dakika oldu. "Güvenlik bölük komutanlığı erlerinden mükellef er taylan özgür akçam, 00.00 - 02.04 D kapı nöbetçisiyim, nöbetimde vukaat yoktur komutanım." en azından şimdilik...
Bir ses duydum. sonra iki karartı uzaktan yavaş yavaş focus puller ayaaarı yapar gibi netleşerek bana doğru yaklaştı. Tokyay'la Baysal: Devriyeler. 15- 20 dakika durdulaar. Biraz sohbet ettik, sonra netliklerini kaybederek uzaklaştılar. Solumda bir yol vaar. Çoğunlukla boş. Arkadan arada bir irkilmeme sebep olan jeneratör ya da soğutucu olduğunu düşündüğüm bir zamazingonun motor sesi gidip geliyor. yoldan tek tük arabalar geçiyor. yazdığım her cümleden sonra etrafa bakıyorum. yine baktım. 2 gündür yeşil sahalarda fütursuzca koşuyorum. Bir 3. sünü kaldırabilecek durumda değilim sanırım. Bu yazıyı bir sokak lambasının ışığında yazıyorum. Hafiften de üşüyorum. Bir anda aklıma 317 Şeref geliyor. Onu Mahmut hocanın verdiği paltoyla lambanın altında ders çalışırken görüyorum. Bu sırada yoldan bir bisiklet geçiyor. 2 kişi var. Biri direksiyona oturmuş
diğeri de bu normalmiş gibi pedalları çeviriyo. Bir ses daha... kaaarşı tarafta bir nöbetçi daha olduğunu fark ediyorum. Tellerin arkasında yarın süpüreceğim yapraları tekmeliyor ve onu fark etmeme sebep oluyor. arkamdaki zamazingo yine çalışmaya başlıyo. o çalışırken sürekli telefon çalışıyomuş hissi uyandırıyor bende ve sinirimi bozuyor....
saat 3'ü 20 geçiyo. İlk nöbetim hızlı geçiyo gibi geliyo. İlk 15 dakikada üst üste gelen artçılarla gözlerimi yaşartan esnemeler yerinin sivrisinek ölümlerine bırakıyor. zamazingo yine çalışıyor. ilk nöbetimde silahımın olmadığını fark ediyorum. "come as you are" şarkısın anımsıyorum hatta söylemye başlıyorum. " no i don't have a gun"...dın dın dın dın dın dın dın.... ve şarkıyı tüm silahsız nöbetçilerin şarkısı ilan ediyorum. tam tarihi atacakken bir eylül gecesinde birilirinin doğum gününü kaçırdığımı hissediyorum. Unuttuğum doğum günlerinin pişmanlığı kadar üşüyorum.
10.09.11
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder