14 Ekim 2011 Cuma

deneme 1-2

sinir katsayımı oyuna yansıtmasaydım belki kazanırdım diye geçirdim içimden ve yansıtmadığım zamanlarda da kazanamadığımı fark ettim. sıkılıyorum. hem de çok. sağır kalmış frankie wilde gibiyim. essaretin bedelini müzik temasıyla teeeekrar çekiyoruz sanki. serçelerin çitlediği çiğdemlerin sesi var. (bizden çok da farklı değiller
aynı sesi çıkarıyolar) dünyanın en sıkıcı meslekler sıralamasının demirbaşlarından kasiyerlerin günde 1 milyon kere duyduğu dıt sesi var. (dıt başına para alsalar hiç fena olmaz) uzaktaki özgür ve mutlu çocukların mızıkçılarınkini bastıran bağırışları var. arkada bir çiftin birbirini anlamamaya hasret kalmış dialogları var. onlara gözleriyle tecavüz ettikleri yetmemiş arsız asker gülüşleri var. çocuğunu darlayan otoriteer anne klişeleri var. vergi indiriminden yararlanılarak alınmış renaultların hırlamaları var.benim bu halimi görmeye alışık olmayan dost ünlemleri var. telefonunu açmayan sevgiliye hazırlanmış kızgın cümlelerin iç sesleri var.hayır diyemediğim için yanıma oturan ter(k)tiplerin soru baladları var. alışveriş poşetleriyle doldurulmuş bagajların kapanma efekti üzerine atılmış boş su bidonlarının soloları var. mr casio'nun yemek vaktini hatırlatan tiz sesi var.karargahtan duyulan ve beni ilgilendirmeyen anonslar var. seksi olmayan topuk tıkırtılarına karışmış kanat dinlendirenler kuşların akşam muhabbetleri var. artık yemeğe gitmem gerektiğini söyleyen karın konuşmalarım var.

müzik yok!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder