30 Ağustos 2012 Perşembe
Büyütme!
Metroya binmemekle hata etmiştim ve yol gözümde çoktan çoluk çocuğa karışmıştı.
Neyseki elimdeki paslı demiri misafirlikten eden boş bi koltuğa 2 kadını görmezden gelerek atlamıştım. Ağustosta olmaması gereken esintiler, neodorant adını verdiğim ter kokusunda kaybolmus esansları burnuma çalıyordu. Maç günleri toplu taşıma araçlarını kullanmamak konusunda kendime verdiğim sözü yine tutmadığımı çubuklunun ruhuyla değil kokusuyla anımsadım. Anne kucağında yolculuk yapmaya alışık bi çocuk yine yerinde duramıyo, pembe terliklerini seri hareketlerle sağ bacağıma vuruyordu. Allahtan pencere kenarındaydım. Tozlu camın izin verdiği kadarıyla istanbul trafiğine müşkülpesent bakışlar atıyordum. Küçücük bir susamla bir saray yapılabileceğini gördüm sonra.
Bi an duraksadım istanbul trafiğiyle birlikte. Daha önce sokak yaptıklarını da görmüştüm, niye saşırdım ki şimdi diye söylendim kendi kendime. Her şeyi yapıyolardı ki artık. Her şeyi büyütebiliyolardı. Hatta şehri o kadar büyütmüşlerdi ki ay’ı görmek imkansızdı. Dünyanın başka neresinde vardır böyle bi manzara diye merak ettim!
Ben merak ededurayım yol kendine gelmiş, açılmıştı. Uykusunu almış olmanın verdiği enerjiyle akıyordu. Benim uykum gelmişti bu sefer de. Başta gözümde büyüyen yol bitiyordu artık. İnmek üzereyken "onlar büyütür de sen büyütme, büyü" dedim.
Esnerken bir damla düştü beni çağıran uykudan. Uyandım.
29 Ağustos 2012 Çarşamba
Çok (harca az) Yaşa!
Gündüzleri reklamcı geceleri insandık. Ve insanken daha cok uyumayı tercih ediyorduk. Çünkü uyutulmaya alıştırılmıştık. İnsanlıktan reklamcılığa geçiş bazen bir lastik, bazen bir demir ya da su aracılığıyla oluyodu. Yaklaşık 35 dakikalik işlem sonunda hafta içi her sabah aynıydı. İnsanları hayal kurmaya değil kurutmaya teşvik ediyoduk. Ama onların bundan haberleri yok gibiydi. Daha fazla harca daha az yaşaydı felsefemiz. Ne kadar çok harcarlarsa o kadar çok azalıyordu hayalleri. Sene boyunca onlara yaptıklarımız için 2 haftalığına ödüllendirirlerdi bizi üstelik. Az gelirdi de doymazdık. Çünkü asıl hakettiğimizin ceza olduğunu unuturduk çoğu zaman. Cezanın kendisi bizdik, hatta cezanın somürgesiydik. Allah cezamızı versindi zaten ama çoğumuz ateisttik.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)